Nord Stream Patlamasında Zanlının İadesi Emredildi

16.09.2025

Olayın Arka Planı

26 Eylül 2022'de Baltık Denizi'nde bulunan Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 boru hatlarında patlamalar meydana geldi. İsveç ve Danimarka yakınlarında tespit edilen bu patlamaların sabotaj olduğu açıklandı. Hatlar ağır hasar gördü ve gaz akışı tamamen durdu.

Boru hatlarının devre dışı kalması, Avrupa'nın kış aylarında enerji krizi yaşamasına yol açtı. Avrupa ülkeleri daha pahalı LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) ve alternatif kaynaklara yönelmek zorunda kaldı. Rusya içinse bu durum, Avrupa pazarında büyük bir gelir kaybı anlamına geldi. Enerji fiyatlarının yükselmesi küresel piyasaları da etkiledi.

Zanlının Tutuklanması

Almanya Federal Savcılığı, yaklaşık üç yıl önce Kuzey Akım boru hatlarına düzenlenen bombalı saldırıyla bağlantılı bir kişinin tutuklandığını açıkladı.

21 Ağustos 2025'te İtalyan polisi, Rimini bölgesine bağlı San Clemente kasabasında saldırıya karıştığı iddia edilen Ukraynalı Serhiij K.'yi gözaltına aldı.

Şüphelinin 26 Eylül 2022'de Bornholm adası yakınlarındaki Nord Stream 1 ve Nord Stream 2 doğalgaz boru hatlarına patlayıcı yerleştiren grupla bağlantılı olduğu iddia ediliyor. Federal Savcılık, şüpheliyi patlamaya sebep olmak ve anayasaya aykırı sabotaj eylemine katılmakla suçluyor.

Basında çıkan haberlere göre, zanlının Ukrayna gizli servisi (SBU) eski bir ajanı olduğu öne sürülüyor. Ancak K. tüm suçlamaları reddederek saldırı sırasında Ukrayna'da bulunduğunu iddia etti. Kiev yönetimi de saldırılarla herhangi bir ilgisi olmadığını açıkladı.

Hukuki ve Diplomatik Yansımalar

Zanlının tutuklanması hem hukuki hem de siyasi açıdan önemli bir dönüm noktası oldu. Almanya soruşturmayı derinleştirme imkânı bulurken, İtalya'nın iade süreci AB içinde hukuki işbirliğini güçlendirdi.

16 Eylül 2025'te İtalya'da çıkarılan mahkeme kararıyla zanlının Almanya'ya iadesi emredildi. Bu gelişme davayı yeniden uluslararası gündeme taşıdı. Kiev'in resmi tutumu ve Moskova'nın bu olayı propaganda amacıyla kullanması, Avrupa kamuoyunda tartışmaları daha da yoğunlaştırdı. Özellikle zanlının Ukrayna vatandaşı olması, AB içinde diplomatik gerilimleri artırdı.

Bu tablo, politik arenada "saldırının ardında kim var?" sorusunu yeniden öne çıkardı ve Batı'nın Ukrayna'ya desteğini zayıflatma riski doğurdu.

Enerji Güvenliği Açısından Sonuçlar

Nord Stream sabotajı, enerji güvenliğinin kırılganlığını bir kez daha gözler önüne serdi. NATO ve AB, kritik enerji altyapılarının korunmasına daha fazla yatırım yapmaya yönelirken; özel sektör ve piyasalar da jeopolitik risk algısını kalıcı biçimde yükseltti.

Sonuç itibarıyla, zanlının iadesine ilişkin 16 Eylül 2025 tarihli mahkeme kararı, yalnızca bir adli süreç değil; aynı zamanda enerji güvenliği, diplomasi ve Avrupa'nın Ukrayna politikasının geleceği açısından da kritik bir dönemeç teşkil ediyor.